Yarınlar yazdıkça.. Büşra Keçeci
İlk tanışmalar var, ilk bakışmalar, ilk okula gidişler, ilk yürüyüşler, ilk düşüşler… Bunlar hep heyecanlı, zamanla birleştirince bir o kadar anlamlı…
“Zaman” dedim de zaman herseyi gerçekten gösteren bir mucize makinenin ana dişlisi!
Bazı şeylerin farklılaştığını ve bazı şeylere inancımızın yittiğini görüyoruz…
İnanamıyoruz... zamanla kalp kırıklıkları ortaya çıkıyor ya da bazı mutlulukların sonu.
En önemlisi insanları tanıyoruz, o müthiş makine bu kez ayna oluyor bize, aslında değişmeleri fazla bir şey ifade etmese de, bizi üzmelerin derin sızıları kalıyor ta içimizde…
Gerçekten farkına varmadan belki de üzüyor, belki de derinden düşündürüyoruz.
Biz bu kadar değer verirken üzmek ve üzülmek niye ki?
Bizim yanlışlarımız olmuyor mu? tabi ki bizim de yanlışlarımız oluyor ama en yakın dostlarımızın bizi üzmesi hislerimizi değiştiriyor.
Belki de fazlasıyla inandığımız şeylerin, etkisiz elaman olduğunu fark ediyoruz…
Bazı şeylere alışmaya çalışmak etkiliyor bizleri... Mesela Koca bir ömür insan yükü çekmek gibi…
Ve meğer zaman ne kadar da hızlı geçiyor… üzmek ve üzülmek niye ki?
Ne kadar değiştiriyor insanı üzüntüleri, yanı sıra güzel mutlukların sade ve sessiz hayat rehberi…
Tabi ki yeni dostluklar olacak, eskileri yitirme üzüntüsü olmasa!
Her geçen yeni Dünya saniyesinin içinde dünyaya yeni gelen minik eller mutlu ediyor her birimizi ve işte o zaman anlıyorsun mutluluğunu paylaştığın insanların mucize değerini!
Uzun süren dostluklar ve sevgiler kötü şeylerin aksine mutlu ediyor!
Ne çok şey var mutlu olmak ve mutlu etmek için.
Mutluluk diye bir şey varken üzmek ve üzülmek niye ki?
Ve üzmek yeni asrın dünyasında bazı insanların artık yaptığı tek şey olmuş! Aslında onları mutlu eden biri olsa, belki de insanları üzmezler…
Belki mutlu olmanın ne kadar güzel bir his olduğunu anlarlar ve belki de insanların hayatını güzelleştiren mucize enerjiyi yakalarlar…
Yazmak mesela! insanı gerçekten mutlu eden mucizelerden biri.
Hislerimi düşüncelerimi, olması gerekenleri yazıyor rahatlıyorum.
“Babam” babam deyince gözlerim ışıldıyor mesela, enerjisi müthiş insan, O yazarken hep bir merak içindeydim ve bir gün onun sayesinde yazmaya başladım…
“Ne kadar zor” dediğim şeyin içinde buldum kendimi!
Meğer ne güzelmiş yazmak ve beni mutlu eden canım babam, en değerlim senin sayende bazı şeylerin güzelliğini fark ediyorum!
Mutluluğu paylaşmayı fark ediyorum örneğin!
Samimiyeti paylaşmayı, üzüntülerimi, karanlıklarımı beyaz kağıtla aklamayı öğreniyorum…
Bak aktı yine kağıda cümleler, bir şekilde yazdım bütün içtenliğimi, en önemlisi bütün bunları yazarken mutluyum ve herkesin mutlu olduğu bir dünya için umutluyum!
Çünkü yarın benim “19 MAYIS” ve Atatürk’ün en derin eseriyim…
Bütün dünya mutlu olsa keşke ve savaşlar olmasa, insanlar hiç üzülmese, Hayat bizim dünyamız gibi, hep genç ve diri kalsa... Ve ben yazdıkça…
Büşra Keçeci
“Zaman” dedim de zaman herseyi gerçekten gösteren bir mucize makinenin ana dişlisi!
Bazı şeylerin farklılaştığını ve bazı şeylere inancımızın yittiğini görüyoruz…
İnanamıyoruz... zamanla kalp kırıklıkları ortaya çıkıyor ya da bazı mutlulukların sonu.
En önemlisi insanları tanıyoruz, o müthiş makine bu kez ayna oluyor bize, aslında değişmeleri fazla bir şey ifade etmese de, bizi üzmelerin derin sızıları kalıyor ta içimizde…
Gerçekten farkına varmadan belki de üzüyor, belki de derinden düşündürüyoruz.
Biz bu kadar değer verirken üzmek ve üzülmek niye ki?
Bizim yanlışlarımız olmuyor mu? tabi ki bizim de yanlışlarımız oluyor ama en yakın dostlarımızın bizi üzmesi hislerimizi değiştiriyor.
Belki de fazlasıyla inandığımız şeylerin, etkisiz elaman olduğunu fark ediyoruz…
Bazı şeylere alışmaya çalışmak etkiliyor bizleri... Mesela Koca bir ömür insan yükü çekmek gibi…
Ve meğer zaman ne kadar da hızlı geçiyor… üzmek ve üzülmek niye ki?
Ne kadar değiştiriyor insanı üzüntüleri, yanı sıra güzel mutlukların sade ve sessiz hayat rehberi…
Tabi ki yeni dostluklar olacak, eskileri yitirme üzüntüsü olmasa!
Her geçen yeni Dünya saniyesinin içinde dünyaya yeni gelen minik eller mutlu ediyor her birimizi ve işte o zaman anlıyorsun mutluluğunu paylaştığın insanların mucize değerini!
Uzun süren dostluklar ve sevgiler kötü şeylerin aksine mutlu ediyor!
Ne çok şey var mutlu olmak ve mutlu etmek için.
Mutluluk diye bir şey varken üzmek ve üzülmek niye ki?
Ve üzmek yeni asrın dünyasında bazı insanların artık yaptığı tek şey olmuş! Aslında onları mutlu eden biri olsa, belki de insanları üzmezler…
Belki mutlu olmanın ne kadar güzel bir his olduğunu anlarlar ve belki de insanların hayatını güzelleştiren mucize enerjiyi yakalarlar…
Yazmak mesela! insanı gerçekten mutlu eden mucizelerden biri.
Hislerimi düşüncelerimi, olması gerekenleri yazıyor rahatlıyorum.
“Babam” babam deyince gözlerim ışıldıyor mesela, enerjisi müthiş insan, O yazarken hep bir merak içindeydim ve bir gün onun sayesinde yazmaya başladım…
“Ne kadar zor” dediğim şeyin içinde buldum kendimi!
Meğer ne güzelmiş yazmak ve beni mutlu eden canım babam, en değerlim senin sayende bazı şeylerin güzelliğini fark ediyorum!
Mutluluğu paylaşmayı fark ediyorum örneğin!
Samimiyeti paylaşmayı, üzüntülerimi, karanlıklarımı beyaz kağıtla aklamayı öğreniyorum…
Bak aktı yine kağıda cümleler, bir şekilde yazdım bütün içtenliğimi, en önemlisi bütün bunları yazarken mutluyum ve herkesin mutlu olduğu bir dünya için umutluyum!
Çünkü yarın benim “19 MAYIS” ve Atatürk’ün en derin eseriyim…
Bütün dünya mutlu olsa keşke ve savaşlar olmasa, insanlar hiç üzülmese, Hayat bizim dünyamız gibi, hep genç ve diri kalsa... Ve ben yazdıkça…
Büşra Keçeci
0 comments :
Yorum Gönder