Kör bir insanın sevdiği gibi seviyorum!- DENİZ SAVCI
“Körler nasıl âşık olur acaba
Sevebilir mi gözleri karanlık bakan insan
Görebilir mi gözyaşındaki renkleri
Kaç zaman çeker bu sancıyı
Yıldızları çalınan gezgin bir adam.”
Dedde
Aklımda ikili bir diyalog;
Kız: Seni seviyorum…
Erkek: Görmeden mi?
Görmek…! Ah, günümüz modern çağının en büyük sorunu görmemek, bakmakla görmeyi karıştırmak.
“Geç aynanın karşısına ve bak kendine. Ne görüyorsun?” diyeceğim. Başta afallayacaksın. Sonra her zaman yaptığın gibi kendine saçını tararken, makyajını yaparken ya da traş olurken ki bakışını bir kenara bırakıp, gözlerin yüzünün kıvrımlarına ilişecek. Ellerin yüzündeki çizgilere dokunacak sessizce. Gözlerin yavaş yavaş aynadaki gözlerinle göz göze gelecek. Daha derine ineceksin gözlerinin. Saniyeler ilerledikçe gördüğün “sen” sen olmaktan, daha doğrusu etrafındakilere sunduğun sen olmaktan çıkıp en savunmasız, en mahçup, en kırılgan, en yitik haliyle karşında beliriverecek. İşte o zaman bakmayıp göreceksin. Daha önce göremediklerini, görmeyi reddettiklerini…
Sevgiyi görselleştirmek sadece pekiştirir. Mühim olan görmeden de sevmeyi becerebilmek değil mi?
Görmediğin, dokunamadığın ve duyamadığın için özlersin… Bunların hepsi sevgiye dair duygulardır. Sevmediğin birini görmek de, duymak da istemezsin.
Günümüz koşullarında sevginin varlığına inanmak güçleşti. Her hoş duyguyu sevgiyle karıştırmak ona basit sıfatları yakıştırmak kolaycılıktan başka bir şey değil. Burada sorgulama isteğim devreye giriyor direk;
Aklımda Selvi Boylum Al Yazmalım’ dan bir sahne…
“ - Asya’m, al yazmalım.
-Samet baba demişti. Onu babalığa seçmişti. Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti…!”
“Sevgi emekti”…
Birbirimize ve hatta kendimize bile tahammül edemezken, birileri için emek vermek zorlaştı. Emek vermediğimiz gibi daldan dala konar bir hal aldık. Sorarlarsa her konduğumuz yeri seviyoruz.
Hadi oradan…!
Tek yaptığımız gün geçirmek. Kendi yalnızlığımıza gömülmemek adına her seferinde başka kollarda uyanmak. Sevişmeyi sevmekten öte görüp duyguları sadece arzular üzerine koymak. E bu daha kolay tabi…
Neyse zaten sizleri yargılamak gibi lüksüm yok. Kendi dehlizlerimde boğulup, kendi kendime düşünüp, sorguluyorum…
Oysa ben…..;
Kör bir insanın sevdiği gibi seviyorum...
Seni ; maddelere ve kalıplara sokmadan, değiştirmeye çalışmadan, ruhumun algılayabildiği kadar seviyorum.
Sesinden, yazdıklarından, hissettirdiklerinden; ışığımı bulup, yol örüyorum kendime…
Kokunu hayal ediyorum bazı anlar. Burnumun direği sızlıyor… Özlüyorum… duymadığım bir kokuyu “Özlüyorum” işte…
Seni düşündükçe etrafımı saran karanlığa rağmen gülümsetmeye yetiyor varlığıını bilmek. En saf ve temiz haliyle çocuksu bir gülüş…
Kızıyorum bazen durduk yere kendime. Göremediklerime. Belki de görmek istemediklerime. Sonra yine sen geliyorsun aklıma. Silip süpürüyorsun tüm kötü izleri benliğimden…
Kör bir insanın sevdiği gibi seviyorum…
Görmek isteyip de göremeden…
Deniz Savcı...
0 comments :
Yorum Gönder