İSTANBUL...

İSTANBUL...
25,11,2008


İstanbul hayal gibiydin , çok uzaktın bana yakınlarda değil gönlümün ta derinliklerindeydin.
Malum yaş geldi, tam İstanbul yaşı, Baba dedi “Oğul iş yok, güç yok. Besler senide 72 milleti beslemiş İstanbul”
Sabahın aydınlanması ile Boğazda buldum kendimi, tüm ihtişamı sanki beni beklercesine cezp ettiriyordu kendini.

Hayal mi?, rüyamı? Gerçek mi?, halisülasyon mu? arasına sıkışmış beynimin içindeki duygular.
İstiklal caddesine bıraktı beni, tanımadığım yüzler çekingenlik, umut, ,inanç, başarı, kayboluş, çelişki, sevgi, aşk, özenti ile bakan gözler geçti bir bir yanımdan.

Fatih’i gördüm surlara karşı bakıyor , kızakları yağlatıyordu.
İstanbul’u almak için, aşkı gördüm gözünde Allah aşkını, kul aşkını, ve İstanbul aşkını.
1453’ten beri ilk kez geldim ben İstanbul’a Fatih Sultan Mehmet’e hak verdim. Dünyaya hak verdim.
Sevilesi güzelliğine doğru bakıp kız kulesinin .
Ha, birde Kız kulesi hikayesini dinledim yaşlı balıkçıdan, gözleri doluyor, sanki kendi hapis oluyordu kuleye.

“Ne güzel şehirsin İstanbul demesek atalarımıza ihanet ederiz” diye geçirdim içimden.
Eminönü’nde balık ekmek yedim. Kokusu ta memleketten çekmiş belliki.
Sevgili istersem eğer dedi gönlüm sana benzesin be İstanbul, Gözleri masmavi denizine, kalbi ise martı çığlıklarına ulaşsın, ulaşsın ki her martı çığlığı kalbimdeki İstanbul kadar perçinlesin seni.
Beşiktaş’ta, Yıldız’da, Ortaköy’de, Emirgan’da, Tarabya’da, Sarıyer’de, İstinye’de, Kuruçeşme’de, Bebek’te simit çay içmeli insan. Doğa, insan, simit ve çay hepsi bir arada İstanbul’umda.
Döndüm birde gerime baktım.
Koskoca kaybolmuş yıllara, taşlaştı canım İstanbul’um, kız kulesi bile umutsuz bakıyor artık.
Simidin tadını alamaz, bir bardak çaydan fazlasını içemez oldum.
Balık kokusunu da almıyor burnum. Sanki İstanbul’a ihanet eder gibi bakıyor gözlerim.
Aracımdan çıkan eksoz dumanı kirletiyor, çarpık kentleşme ciğerini söküyor İstanbul’umun.
Her güzel şeyi harcadığımız ve yok ettiğimizi düşündükçe İstanbul’umun üşümüş omzuna bir ceket bırakmak istiyor gönlüm.
Ürkek İstanbul’um korkma ben varım diye haykırmak geliyor içimden.
Sevmek geliyor yeniden deli gibi İstanbul’umu, yarimi sever gibi.
Yani sevmek gibi; biraz eski, biraz yeni birazda senli benli.
Saygılarımla
Murat KEÇECİ
25,11,2008

0 comments :